Kitap okuma tutkunları için üç unutulmaz eser: Drina Köprüsü, Tatar Çölü ve Beş Şehir. Bu yazıda, bu kitapların neden derin izler bıraktığını ve hayata nasıl farklı bakmamı sağladığını anlatıyorum.
Kitapların Bıraktığı İz
Bazı kitaplar sadece okunmaz; yaşanır, hissedilir, hatta insanın düşünme biçimini değiştirir.
Benim hayatımda böyle bir etki bırakan üç kitap var: Drina Köprüsü (Ivo Andrić), Tatar Çölü (Dino Buzzati) ve Beş Şehir (Ahmet Hamdi Tanpınar).
Üçü de farklı coğrafyalarda geçiyor ama ortak bir duyguyu paylaşıyor: Zamanın insan üzerindeki sessiz etkisi.
Drina Köprüsü – Ivo Andrić’in Sessiz Tanığı
Bosna’nın tarihi boyunca pek çok medeniyete tanıklık eden Drina Köprüsü, Andrić’in kaleminde adeta yaşayan bir varlığa dönüşür.
Köprünün üstünden geçen insanların hikâyeleri, savaşların, ayrılıkların ve umutların bir panoramasıdır.
Her taşında insanlığın ortak kaderini hissedersiniz.
Kitabı okurken şunu düşündüm: Bir köprü bile bu kadar hatıra taşıyabiliyorsa, biz insanlar neden bu kadar çabuk unutuyoruz?
Tatar Çölü – Dino Buzzati’nin Sonsuz Bekleyişi
Giovanni Drogo’nun hikâyesi, aslında hepimizin hikâyesidir.
Hayatta bir “büyük anı” bekleriz: terfi, aşk, başarı ya da değişim. Ama bekledikçe zaman geçer, biz de yaşlanırız.
Tatar Çölü, bu sessiz tükenişi olağanüstü bir sadelikle anlatır.
Okurken içimden hep şu soru geçti: “Ben de bir şeylerin gelmesini bekleyerek mi yaşlanıyorum?”
Kitabın sonunda Buzzati bana şunu öğretti: Hayat, bekleyenlere değil yaşayanlara aittir.
Beş Şehir – Ahmet Hamdi Tanpınar ile Zamanın İzinde
Tanpınar’ın Beş Şehir’i bir deneme kitabı olmanın çok ötesinde; bir medeniyetin ruh haritasıdır.
Erzurum’un soğuğu, Bursa’nın hüznü, Ankara’nın gençliği, Konya’nın dinginliği ve İstanbul’un yorgun ihtişamı.
Her şehir, yazarın iç dünyasında ayrı bir anlam taşır. Okurken ben de bu şehirleri yeniden keşfettim, geçmişle barıştım.
Tanpınar’ın şu sözü ise belleğimde yer etti: “Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında.”

Üç Kitap, Tek Duygu – Zamanın Sessizliği
Bu üç kitap bana sabrı, bekleyişi ve kabullenişi öğretti. Drina Köprüsü geçmişin ağırlığını, Tatar Çölü bekleyişin boşluğunu, Beş Şehir ise zamanla dost olmanın zarafetini anlatıyor.
Hepsi farklı coğrafyalarda geçse de aynı gerçeğe işaret ediyor: Zaman geçiyor ve biz onun içinde anlam arıyoruz.
Bu kitapları okumadan önce kendinize küçük bir soru sorun: “Zamanla nasıl bir ilişkim var?”
Cevaplar belki kolay bulunmaz ama sayfalar arasında kendinizi bulabilirsiniz.
Okuma Önerisi:
